Thursday, January 18, 2007

Oldu mu şimdi?

- Dün kendin için ne yaptın ey Turuncu?
- Olmadı.
- Olmayan ne ya Turuncu?
- Dün verdiğin görev var ya. Hani sebze çorbası yapacaktım.
- Yapmadın?
- Yaptım, yaptım da...
- Eee?
- Esi, hazır...
- Hazır çorba mı yaptın? İnanmıyorum sana, inanmıyorum! Sevmezsin ki hiç. Başını ağrıtır hatta tadı.
- Öyle ama, uğraşacak mecalim yoktu. Valla billa koruyucu katkı maddesi yokmuş içinde ama, üstünde öyle yazıyordu. Ya, Elmacım valla bak başım ağrıyodu dün benim. Çok üşüdüm bi de gün boyu. Canım uğraşmadan bir an önce yemek istiyordu bişeyler. Hatta dışarda lahmacun falan mı yesem diye düşündüm, bak ona şükret yemedim bak dışarda.
- Salata yaptın mı bari?
- Neyse ki onu yaptım. Havuç, turp. Yalnız var ya, ekmek yedim bi de. Fırından yeni çıkmış, çıtır çıtırdı, dayanamadım.
- E, yiyeceksin tabii.
- Ama çok yedim.
- Öfff... Spor?
- I ıh.
- Hadiii. E, onu niye yapmadın?
- Yunus çiğköfte getirmişti gelirken.. Aaa, yeter be, söyleyeyim de kurtulayım. Çiğköfte de yedim tamam mı? Hem de lavaş ekmeğiyle, hem de saat 23'e geliyodu. Yapmadım spor, onun yerine yedim de yedim. O gergin mideyle spor yapıp da kalp krizi mi geçirseydim yani?
- Hiç tasvip etmiyorum hiç.
- Ben de. Ama söz aldım ağzından artık Yunus da diyete başlayacak. Bir daha uzunca bir süre böyle şeyler yapmayacağım. Söz. Hadi affet, iyimser ol, bitsin bu çile bugünlük, ha?
- Göreceğiz bakalım.
- Yeni görev verecek misin?
- Gırtlağına sahip ol diyeceğim, müstehak bunca az görev sana. Bi de... Ehliyet için hazır mısın?
- Bilmiyorum.
- İyi tek görevin gırtlakla ilgili olan o zaman bugünlük. Abur cubur kesinkes yasak, tamam mı?
- Ya öyle şeyler yemediğimi sen de biliyorsun, savma başından beni, daha doğru bir şey iste.
- Yok, bugünlük böyle.
- Peki o zaman.

Sabah uyandığımda aklımdaki şarkı: Ey Fırat, Fırat- Anonim türkü
Okuduğum kitap: Yamyamın Kızı'na devam (Babasının nasıl yamyam olduğunu öğrendim kadının. Bi de yazık ya, kocasının parmağını kesip yolladılar kadıncağıza)
Kilo: Yükseliyor efendim, durduramıyoruz.

No comments: