Sunday, March 25, 2007

Kot pantolon değil iron maiden mübarek


Bir kocaman torba ebegümeci, palto askısına asılmış bana bakıyor.

Haftasonu iş yerimden bir arkadaşa ısmarlamıştım. Cumaları evinin orada kurulan pazara köylüler bin çeşit ot getiriyorlarmış, sağolsun kızcağız almış, dolabında saklamış, sabah serviste getirdi, verdi bana. Aldı beni şimdi bir düşünce. Kart yaprakları ayıklanacakmış, serin yerde bir gece suya basıp bekletilecekmiş. E, ben bu aralar pestilden az hallice eve döndüğümde saat dokuz oluyor. Pipirikli insanımdır bu ayıklama mevzularında, değdi değmedi hesabı yapıp hepisini değmiş varsayarım. İki saati bulacak bunları ayıklayıp yıkamam. Hadi becerdim de kartı tazeden ayırdım diyelim, bunca çok ebesine yandığımın gümecini misafir edecek bir kabım yok ki benim? Küvete mi basacağım yani, tövbe estağfurullah. Öfff sabah sabah bi dert oldu ki allahın otları bana, o kadar olur. Öğle tatilinde bütün hatun tayfasını masama toplasam da "ebeleri bi yere gümeçleri bi yere ayırın bakem" desem mi acep?

Pek bir otçul olduk ailecek canım. -Ailecek derken halihazirdaki ailemiz ben ve Yunus olmak üzere iki kişi, yazık bize- Sigarayı bıraktık ya hani, ödümüz patlıyor şişko olacağız diye ya hani... Hanisi şu: Korkunun ecele faydası yook, ooh aldık ya kiloları oramıza buramıza yastık misali.

Cumartesi Carrefour'un sebze reyonundan bilumum otu toplayıp eve getirdik. Güya bütün haftasonunu onlarla geçireceğiz de detoks olacak bir nevi. Nerdee? Benim cumartesi sabahı Dory'den tarifli KFC kurabiyeleri yapmamla başlayan karbonhidrat maceramız pazar günü Yunus'un "Ay hafif bu ya, bi şey olmaz" diye diye yaptığı çikolatalı muzlu pastası ile devam etti, akşamına da benim mantı yeme önerimin kabulüyle yastıklara tüy diktik. O kadar ki, Cuma günü kendi halinde, muhlis bir kot pantolon olarak popomu kapama görevini ifa eden giysi, şu anda iron maiden kıvamında bir işkence aracına dönüşmüş durumda. Kotum daralarak, popom büyüyürek evrim geçiriyorlar, durduramıyorum, korkuyorum.

Bu arada yemek namına yaptığımız en iyi şey Carrefour'daki yaprağı yenen enginarlardan almak oldu. Haşladım, zeytinyağlı sarımsaklı limonlu sosunu yapıp bana bana ekmeksiz ... Nasıl tatlı yedik var ya. Hasseten tavsiye ederim, böyle mor mor filan, kaçırmayın sakın. Sapı bile yenebiliyor bunların, o kadar tazeler yani.

Yalnız ben bu kilolarıma ciddi taktım kafayı, şok diyet denen şeyi hayatta yapmadım ama bu kez yapacağım. Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar hesabı sigarayı bıraktıktan sonra aldığı kilolardan kurtulan birileri falan hani... En hızlı ve en az acılı bir yöntem bilen varsa söyleyiversin hayrına. Sevaba girer.
İllüstrasyon: Allison S. Reuling

No comments: